Daha profesyonel bir site kurulumu için

12 Nisan 2010 Pazartesi

Üç Arkadaşın Hazinesi

0






Baratis adındaki bir ülkede kış mevsimi çok uzun geçermiş Öyle soğuk olurmuş ki; ilkbahar hiç gelmeyecek sanılırmış Artık insanlar soğuk gecelerden sıkılırlarmış Dua ederlermiş Sıcak günlerin gelmesini isterlermiş Bahar gelir-gelmez de insanlar kendilerini sokağa atarlarmuş Kırlarda gezintiye çıkarlar, çiçek toplarlarmış Çocuklar bütün kış boyunca dışarıda oynauamadıkları oyunların tadını doya doya çıkarırlarmış Kışın donan nehirler, gürül gürül aköaya başlarmış Boyunlarını büken ağaçlar gökyüzüne doğru uzanırlarmış Yani ilkbahar tüm güzelliğiyle gelirmiş insanların arasına İşte bu ülkede uzun kış mevsiminin ardından bu güzel baharlardan birisi çıkagelmiş Çoluk-çocuk insanlar kendilerini sokaklara atmışlar Bu insanlar arasında üç tane can-ciğer arkadaş varmış Bunlar da tabîatın tadını çıkarmak için yemyeşil dağlara tırmanmaya başlamışlar Konuşa konuşa yürüyorlar, ağır ağır ormanın derinliklerine dalıyorlarmış Bir süre sonra yorgunluk hisseden bu üç arkadaş kocaman bir çam ağacının gölgesine oturmuşlar Az ileride usulca akan bir derenin şırıltısını duyuyorlarmış Bahar yeli yaprakları hafif hafif sarsıyormuş Bu üç arkadaş sohbet ederken, birisinin eline çiviye benzer bir şey batmış Elini kanatan şeyi merak eden adam toprağı sıvazlarken birden demir bir kapak yerinden oynamış İyice meraklanan adam kapağın altında ne olduğunu öğrenmek istemiş ve kapağı kaldırmış Bir de ne görsünler, içeriye doğru uzanan karanlık mı karanlık daracık bir yol çıkmış ortaya Önce ürkmüşler karanlıktan İçeri girmekten çekinmilşer Fakat bir cesaret gelivermiş üzerlerine başlamışlar yürümeye Yirmi adım ancak yürümüşler, birden jarşılarına üç adam boyunda bir kapı çıkmış Korkarak itmişler kapıyı Bu kapı, büyük bir odaya açılıyormuş Üç arkadaş hayretler içinde kalmışlar Sanki odanın içinde güneşten bir parça varmış Parıl parıl parlıyormuş oda Çil çil altınlar, küme küme duruyorlarmış yerlerde Yakutlar, elmaslar, inciler… Çılgına dönen adamlar öücevherlerin içine atmışlar kendilerini “Zengin olduk, zengin olduk” diye bağırıyorlarmış Bir süre sonra yorulmuşlar ve bir köşeye oturmuşlar Birisi; --- Bu mücevherleri nasıl taşıyacağız, diye sormuş Diğeri ibir fikir atmış ortaya: --- Ben şehre gideyim Siz burada bekleyin Atları alıp hemen dönerim Sonra da hep beraber yola koyuluruz Bu fikir kabul edilmiş İkisi beklemeye başlamışlar, üçüncüsü şehre doğru yola çıkmış Giderken aklına öyle kötü düşünceler girmiş ki; arkadaşlarını öldürmeye karar vermiş Şöyle düşünmüş: --- Neden o kadar parayı üçe böleyim ki? Paranın tamamı benim olabilir Bu düşünceden bir türlü vazgeçemiyormuş Eve varınca karısına; --- Artık çok zengin olacağız, demiş Hemen tencereler dolusu yemek hazırla Arkadaşlarım acıkmıştır Onlara götüreceğim Ben çarşıya gidiyorum, almam gerekenler var Adam evden çıkmış, tanıdığı ne kadar kişi varsa bir bir ziyaret etmiş Atlarını bir süre için ödünç almış Eve dönerken kuvvetli bir zehir satın almayı da unutmamış Heyecanla eve gelmiş, karısının yemekleri hazırladığını görünce daha bir heyecan kaplamış yüreğini Karısı görmeden cebindeki zehiri çıkarmış, yemeklere koyup bir güzel karıştırmış Daha fazla zaman kaybetmeden yemekleri yanına almış ve atlarla yola çıkmış Giderken de düşüncelere dalmış: --- Şimdi arkadaşlarım ne çok meraklanmışlardır Pek de acıkmışlardır Kimbilir nasıl da yiyecekler bu lezzetli yemekleri Ben de onları seyredeceğim Yaşasın hazinenin tamamı benim olacak İkisini de öldüreceğim Fakat hazinenin yanında kalan iki arkadaşı da boş durmamışlar Onların da akıllarında kötü düşünceler gezinmekteymiş Aralarında şöyle konuşmuşlar: --- Gelir-gelmez onu öldürmeliyiz Neden hazineyi üçe bölelim ki? İkiye böleriz daha çok paramız olur Heyecanla bekliyorlarmış Biri kapının sağ köşesine, diğeri kapının sol köşesine yerleşmiş Saatler geçmiş aradan ve nihayet atların nal seslerini duymuşlar Adam da arkadaşlarına seslene seslene geliyormuş: --- Ben geldim Güzel güzel yemekler getirdim size İçeriden sevinç çığlıkları yükselmiş, fakat yerlerinden kımışdamamışlar: --- Hoşgeldin, sevgili dostumuz Gözümüz yollarda kaldı Nerelerdeydin? Bizi merakta bırakman hiç doğru değil Adam yavaş yavaş odaya doğru yürümüş Tam kapının ağzına gelmiş ki; ikisi birden adamın üzerine atlamışlar Bir çırpıda öldürüvermişler arkadaşlarını Hiç de üzülmemişler bunu yaptıkları için Güle-oynaya yemekleri önlerine çekmişler Başlamışlar afiyetle yemeye Fakat pek kısa bir aradan sonra zehir etkisini göstermiş İkisi de ne olduğunu anlayamadan son nefeslerini vermişler Böylece hazineye üçü de sahib olamamış Açgözlülükleri yüzünden hazinenin tamamını kaybetmişler Paylaşmanın ne kadar güzel, insanları sevmenin ne kadar yüce bir duygu olduğunu hiçbir zaman öğrenemedikleri için canlarından olmuşlar Bu hayatta paradan güzel öyle çok şey var ki…
Stay Connected With Free Updates
Subscribe via Email
You Might Also Like
Masaloku.blogspot.com bir yazım paylaşım blogudur. Eğer siteki paylaşımlardan bir ya da birden fazlasının T.C. yasalarına aykırı olduğunu veya yayınlanmasında diğer yasal ya da etik engeller olduğunu düşünüyorsanız lütfen site yönetimi ile iletişime geçiniz



leventekce @ yandex.com


Masalların faydaları...

Masallar, zor durumlarla başa çıkabilme, dinleme ve akıl yürütme becerilerini artırıyor.
Dil gelişimine katkıda bulunuyor.
Düşünce gücünün gelişmesini destekliyor.
Çocuğun hayal dünyasını zenginleştiriyor.
Dinleme ve akıl yürütme yetileri ile entelektüel birikimlerini geliştiriyor.