Bir varmış bir yokmuş tilkiyle ayı varmış. Tilki;
“Hadi bağa gidelim üzüm yiyelim” demiş.
“Burnumuzdan gelene kadar üzüm yiyeceğiz” diye de gitmeden anlaşmışlar.
Gitmişler bağa yemişler yemişler. Tilki burun deliklerine iki üzüm sokuvermiş;
“Benim burnumdan geldi” demiş. Ayının burnundan gelmemiş ayı kaba
bizim gibi. Karnı davul gibi olmuş yiye yiye. Oradan bağın sahibi çıkıvermiş elinde
tüfekle. Tilki önden hemen koşmuş bağa girdikleri geçitten çıkıvermiş dışarı. Ayı
şişmiş karnıyla çıkamamış. Tilki’ye;
“Beni kandırdın” demiş ama faydası yok gari.
Tilki oradan giderken giderken yolda balıkçı gidiyormuş. Onu görmüş. Ölü
gibi yatıvermiş yolun üstüne boylu boyunca.
“Bunun kürkü para eder” demiş balıkçı almış da arabanın üstüne atıvermiş.
Tilki de arkadan hep balıkları atmış sonra kendi de atlamış götürmüş balıkları evinin
tavanına dizmiş. Balıkçı varmış köye balıkları satacak bir bakmış balıklar yok.
“Eyvah! N’oldu benim balıklar?” Tilkinin yaptığını anlamış tabi.
“Gideyim o tilkiyi bulayım öldüreyim!” demiş. Gitmiş o tilkiyi aramaya.
Bulmuş tilkiyi;
“Nasıl ettin sen bunu sen ölüydün ya!” demiş.
“Ben seni aldattım balıkları da tavana dizdim” demiş. “Ama istersen demiş
gidelim şuradan benim kuyruğuma sepet bağlayalım senin kuyruğuna testi
bağlayalım şurdan nehirden geçen balıkları avlayıvereyim sana” demiş.
Balıkçı da;
“Tamam” demiş.
135
Adamın kuyruğuna testi bağlanınca kalkar mı? Dolmuş testi adam
kalkamamış suyun içinde kalmış; “kırk kırk” etmiş boğulmuş. Tilkinin kuyruğundaki
sepetten su akmış geçmiş. Tilki;
“Gitti kırk tane balık bulamadı orada kaldı” demiş. Kurnaz Tilki ya herkesi
aldatmış.
Hatice AZAK, Paşaköy